İnsan hayır konuşmayacaksa susmalı, fakat mutlaka konuşacaksa anlayana anlatmalı, anlamayana söz izah etmeye çalışmak sözü ve zamanı boşa israf etmektir.
Muhatabın seviyesine göre hitap etmek de sözün tesiri bakımından fevkalede önemi haizdir. Mevlana hazretleri bu hususu:
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır diye ifade buyurur.
Biz de insan olarak sözlerimizi ölçüp tartıp konuşmalı, gereksiz konuşmalardan uzak durmalı, anlamayana kelamı israf etmemeliyiz.
Cenabı hak insana çok dinlemesi için iki kulak, az ve öz konuşması için; bir dil bahşetmiş.
Aslında insan bedenindeki her bir zerrenin yaratılış gayesi vardır ve her birinde bir sır gizlidir.
Bir gün şehrin birinde vali bilginlerin de bulunduğu bir sohbet meclisine katılmış, konuşmaya başlamış, konuyu uzattıkça uzatıyormuş, herkes sıkılmış, fakat kimse valinin sözünü kesemiyormuş,
Valinin bir ara suskunluk hali denk geldiğinde bilginlerden biri diğer bilgine,
Siz hayatta her şeyin israfından fazlasının zararından bahsediyorsunuz, kelamın da israfı var mıdır acaba? Diye sormuş.
Öteki bilgin gülümseyerek başını sallamış:
Evet,” demiş, “ söz gümüşse sukut altındır. Onun da israfından sakınmak gerekir.
İnsan Hayatta suyu havayı, sevgiyi, saygıyı, zamanı, sağlığı, gençliği, sözleri, zekayı, düşünmeyi, fikirleri israf etmemeli, ziyan etmemeli.
İkinci Abdülhamid han hazretleri der ki:
Ülkeleri iflasa sürükleyen, işlerin başında israf gelir.
Tabi ki israf denince aklımıza sadece mal ve para gelmesin. İsraf birçok konuyu kapsar.
Mümin yaşamında, doğru ve düzgün olanı tercih etmeli, ölçmeli, biçmeli, vicdan terazisinde tartmalı.
Vicdan terazisi bozuk olanların mahşer terazisinde vay haline…
Satırlarımı şemsi Tebrizi’nin şu manidar sözleriyle sonlandırmak istiyorum.
Sözü süz de söyle,
Gönlü bulandırmasın,
Sözü diz de söyle,
Kulağa inci diye takılsın,
Sözü yüze söyle,
Gıybet olup utandırmasın.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selam ve dua ile.