BU DA GEÇER YA HU

Çok manidar bir cümledir. Bu da geçer ya hu… Aslında bu cümle her devlet erkanının masasında, her zenginin duvarında, her makam ve meslek sahibinin görebileceği bir yere asılmalı, gelip geçerken göz o sözü bir daha görmeli, dil okumalı, gönül tefekkür etmeli, geçmiş zamanlarda padişahlar bu sözü yüzüğe yazdırır, parmağına takarlardı. Her gün baktıkça bulundukları makamın geçici olduğunu bir daha hatırlarlardı.

BU DA GEÇER YA HU

Bu hayatta ne gelip geçmedi ki… Hem mutlulukta hem hüzünde bu sözü duyarız. Anlatacağım hikaye bu cümlenin derinliğini çok güzel anlatıyor.

Dervişin biri uzun bir yolda giderken dinlenmek için bir köye uğrar, köylüler onu köyün en zengin ağası Şakir efendiye yönlendirirler.

Şakir efendi dervişi çok güzel ağırlar, derviş çıkışta zengin olduğun için şükret, ne kadar rahat bolluk içerisindesin der, Şakir efendi de şu ana bakma, bu da geçer der.

Derviş çiftlikten ayrılır, uzun yıllar sonra tekrar köye gider ki sel gelmiş, Şakir efendi tüm mal varlığını kaybetmiş, köyün zengin Haddad ağasının evinde hizmetçilik yapmaktadır. Ama aynı tevazu aynı misafirperverliği ile hizmet eder.

Derviş uzun uzun bakar senin durumuna üzüldüm der, Şakir Efendi gülümser, şu ana bakma bu da geçer ya hu der,

Aradan 7 yıl geçer derviş tekrar köye gider ki; ne görsün. Haddad ağa ölmüş, tüm malını da Şakir efendiye miras olarak bırakmış.

Derviş Şakir efendinin tüm işlerinin yoluna girdiğini görünce çok sevindim bu hale der. Şakir efendi yine anlamlı bir tebessümle: Şu ana bakma, bu da geçer ya hu der.

Aradan uzun bir zaman geçer, Derviş tekrar köye gider ki Şakir efendi vefat etmiş. Mezarını bulur, bakar ki mezar taşının üstünde bile buda geçer ya hu yazar, Derviş şaşırır, dünyayı anladık her şey geçti de mezar nereye gidecek der, aradan bir zaman geçer bir sel gelir, Şakir efendinin mezarını siler götürür.

Geriye hiçbir şey kalmaz.

O vakit bu da geçer ya hu sözü daha da derin bir anlam kazanır.

Hikaye’ den anlayacağımız üzere bazen hayatımızdaki en parlak ışığımız bir anda sönüp bizi karanlıkta bırakabilir. Bazen zifiri karanlığın içinden bir güneş doğup hayatımızı yeniden aydınlatabilir. Yaşadığımız olumlu ya da olumsuz her şey gelip geçicidir.

Ne mutluluğumuzda rahatlayıp kontrolü elden bırakmalıyız, ne de mutsuzluğumuzda umutsuzluğa kapılıp isyan etmeliyiz.

Yavuz sultan selim der ki:

Gamına gamlanıp olma mahzun,

Demine demlenip olma mağrur,

Ne dem baki, ne gam baki, Ya Hu.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Selam ve dua ile.

Fatma Bilgiç