Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ağustos Gerçe

Her Evin önünden Çay Akan Güzel Şehir

Sene 1963, liseyi bitirdim. Memleketimden, Aksaray’dan ayrıldım. Çeşitli şehirlerde öğretmenlik, Fransızca öğretmenliği yaptım. Altmış sene sonra memleketime döndüm.

Geziyorum, eski güzellikler kaybolmuş ama yeni güzellikler oluşmuş. Şunu belirteyim, şehrimiz temiz, belediyemiz iyi çalışıyor. Başkanımızı tebrik etmemiz gerekiyor.

Gezerken aklıma yıllar önce okuduğum kitaptan bir cümle geldi. 14. asırda İbn-i Batuta adlı Faslı bir tüccar hacca gider. Hac dönüşü İslam dünyasını gezmek ister, Anadolu’ya gelir. Bursa, yeni fethedilmiştir. Orhan Bey’i ziyaret eder. Bursa’yı çok beğenir. Aksaray’ımıza da uğrar, birkaç gün misafir olur. Fas’a dönünce hatıralarını yazar der ki; Aksaray denen bir yer var, o kadar güzel ki her evin önünden çay akıyor. Çayın ne demek olduğunu izah etmem gerekir mi bilmiyorum. Küçük ırmak ya da dere diyelim.

Benim yaşımda olan, yetmiş-seksen yaşında olan kişiler, her evin önünden çay aktığı dönemi hatırlar. Biz Nakkaş’da ve Büyük Kergi’de oturduk. Evimizin önünden çay akardı. Yazın sıcak günlerinde ayağımızı suya sokar serinlerdik ve bahçemizi sulardık.

Bahçede her türlü sebze- meyve yetişirdi. Bir ara baktık bizim marullardan her gün bir tanesi sökülüyor. Bacım, “ağabey” dedi, “bizim marulları senin arkadaşın söküyor”. -Arkadaşın adını söylerim ama kendisinin iznini almadım, ayıp olur. Çünkü yıllarca Aksaray’da öğretmenlik yaptı, tanınan birisi.- Anam, “tamam sus kız” dedi. Susturdu. Zaten o zamanlar erik çalmak, marul çalmak hırsızlık sayılmazdı. Çünkü ticari değeri yoktu, pazara indirilmezdi. Konu komşu kendi aralarında yer bitirirdi.

Ama biber öyle değildi. Çok kaliteli boynuz biberler yetişir, Nevşehir’den tüccarlar gelir, toptan alır götürürdü. Ev bütçesine de katkı sağlanırdı. Benim arkadaş marul yerine biber çalsa idi anam onu affetmez, yakalar, belki de Gara Müdüre şikâyet ederdi. Gara Müdürü ve Nail Bey’i elli atmış yaşlarındaki herkes tanır. Nail Bey’den sopa yemeden ortaokulu bitiren olmazdı. Hepimiz sopa yedik ama hiçbirimiz babamıza söylemedik. Çünkü söylesek “ sen ne yaptın da Nail Hoca seni dövdü” der, bir de o döverdi. O zaman öyle idi şimdiki gibi değil.

Artık o günleri geri getirmek mümkün değil. Her evin önünden çay akan güzel şehir tarihte kaldı. Her evin önünden çay akan güzel şehir tarihte kaldı. Ama derim, belediyemiz çipkilikte – çipkilik, Kılıçaslan Parkı’nın esas adı. Neden çipkilik adı değiştirilmiş anlamadım. Kılıç Aslanın büstü dikilebilir, adı değiştirilmezdi. Çipkilik üzerinde binlerce kişinin belki yüz yıllık hatırası vardı.- sekiz on hanelik, önünden çay akan bir mahalle kurabilir mi? O mahalleye turistik bir hüviyet kazandırılabilir, motel olarak işletilir, belediyeye gelir de sağlayabilir.

Metin Köse

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER