Medresenin en dikkat çeken özelliklerinden biri, Selçuklu geleneğini devam ettiren zengin taş işçiliği ve plastik Selçuklu motifleriyle bezeli portalidir. Eyvanlar ise bitkisel ve geometrik desenlerle süslenmiş olup, Selçuklu sanatının izlerini taşımaktadır. Ayrıca, dış duvarlarında yer alan dendaneler, medreseye bir kale görünümü kazandırmaktadır. Bu özelliği, medreseyi sadece dini bir yapı değil, aynı zamanda savunma amaçlı bir mekan gibi kılmaktadır.
Zinciriye Medresesi, dört eyvanlı, revaklı, üzeri tonoz ve kubbe ile örtülü, 8 bölmeli, üstü açık bir avludan oluşmaktadır. Giriş doğudaki taç kapıdan sağlanır ve bu kapı istalaktit ve mihrapçıklarla süslenmiştir. Eyvanlar ise tonoz örtülü olup, bitkisel ve geometrik motiflerle bezemelidir. Üstü açık avlunun etrafında revaklardan sonra tonoz örtülü değişik büyüklükte 6 oda bulunmaktadır. Batıdaki ana eyvanın kuzey ve güneyinde ise kubbe ile örtülü iki büyük oda mevcuttur.
Medrese, eğitim tarihi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Cemaleddin Aksarayî gibi önemli ilim adamlarının yetiştiği Zinciriye Medresesi, hadis, tefsir, fıkıh, ahlak, edebiyat ve tıp gibi pek çok alanda önemli eserler veren şahsiyetlere ev sahipliği yapmıştır. Cemaleddin Aksarayî, medresenin ilk müderrislerinden biri olarak, Türk-İslam dünyasında önemli bir yer edinmiştir.
Zinciriye Medresesi, Osmanlı döneminde hapishane olarak kullanılmış, 1985 yılında ise Aksaray Müzesi olarak işlev görmeye başlamıştır. Günümüzde ise Aksaray Belediyesi tarafından restore edilen medrese, sosyal ve kültürel etkinlikler için halkın kullanımına sunulmuştur. Bu tarihi yapı, sadece bir kültürel miras değil, aynı zamanda şehrin sosyal yaşamının bir parçası olarak da önemli bir rol oynamaktadır.
Aksaray’a gelen her turist, Zinciriye Medresesi’ni ziyaret ederek hem Selçuklu döneminin zarif mimarisini hem de Türk-İslam tarihine katkı sağlamış önemli şahsiyetlerin izlerini keşfetme fırsatı buluyor.
Fatma Altınok