Allah bedelsiz nimet vermez. Eğer bir nimet verecekse önce onun bedelini ödetir. Kulunu imtihandan geçirir, bakar ayar altın mı bakır mı?
Ankebut suresi 2. Ayeti kerimede şöyle buyrulmaktadır.
İnsanlar hiç imtihana tabi tutulmadan, sadece inandık” demekle bırakılacaklarını mı sandılar.
Hz İbrahim ateşe düşmeden gül bahçesine giremedi. Bir tanecik oğlu İsmail’i kurban etmeye niyet etmeden, kendisine oğlu İshak verilmedi.
Hz Yakup çok sevdiği oğlu Yusuf’tan ayrıldı, ağlaya ağlaya gözleri görmez olmadan Yusuf’una kavuşamadı.
Hz Yusuf önce kuyuya, sonrası zindana düşmeden, mısıra sultan olamadı.
Hz Yunus balığın karnında kalmadan ümmeti ona iman etmedi.
Hz Eyup hastalık çekmeden, eski varlıklı huzurlu günlerine kavuşamadı.
Rabbimiz ağlatmadan güldürmüyor, üzmeden sevindirmiyor.
Onun için büyük nimetler büyük ikramlar isteyenler büyük bedellere de hazır olmalılar.
Şairin dediği gibi,
Yapma gönül !
Bu postu sana ulu orta serdirmezler,
Dilenci kılığı ile saraya girdirmezler,
Çöllerde sevda için imtihan vermeden,
Her mecnunu Leylaya erdirmezler.
Başımıza gelen her türlü imtihana karşı bunu Rabbim bana ikram etti, elbette kolaylığını da verecektir teslimiyetine sahip olmalıyız.
Nerede büyük nimetler mükafatlar varsa orada büyük bedeller vardır.
Hakikat davasına sevdalı olanlar hep bedel ödeyenlerdir…
Ne mutlu kısacık ömrünü hakka adayanlara.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selam ve dua ile.