Türk Edebiyatında “yedi güzel adam” olarak anılan 7 güzelin biri, kendine has duruşuyla hüzünlü gönlüyle Kudüs’e olan sevdasıyla hatırlanıyor Üstat Nuri Pakdil…
18 Ekim 2019’da aramızdan ayrılarak darı bekaya irtihal eyledi.
Hüzün hissedilmesi kolay olmayan çok narin ince bir sestir. Sözüyle ahir ömründe Ümmetin acılarına bakarak kalbinde derin hüzün taşıdığını söylerdi.
Yazarın şairin derdi vardır, derdi, davası ve sevdası olmayan yazamaz…
En çok insan öldürülen, doğal afetlerinde peş peşe yaşandığı acının egemen olduğu bir çağda yaşıyoruz…
Üstat Nuri Pakdil Kudüs davasına sevdalıydı. Yüreğimin yarısı Mekke, yarısı Medine, üstünde bir tül gibi Kudüs var diyerek Kudüs için yüreğindeki sızıyı sık sık dile getirirdi.
Her bir Müslüman kendi ruhunu arıtmaya çalışmalı, sonra bilgiyle donanmalı, sürekli şuurunu uyanık tutmaya çalışarak İslam toplumunun dirilişine kendini adamalıdır.
Şöhret yerine hizmeti, kibir yerine tevazuyu, riya yerine ihlası, haset yerine takdiri, had bilmezlik yerine hakka teslim olmayı, boş öğünme yerine, alçakgönüllülüğü, şöhret kazanma yerine sadeliği, insanlardan alkış alma sevdası yerine, hakkın rızasını kazanma derdiyle ruhunu arıtmalı derdi…
Üstat boş konuşmak yerine mana derinliğine sahip bir sukutun önemini anlatırdı:” susmak konuşmaktan daha kıymetlidir. Manalı bir sukut dünyanın en uzun ve en keskin cümlesidir…
Kusursuz silah kelimedir, okumadığın gün karanlıktasın…kitap okumadan meydan okuyamazsın derdi.
Muhterem Üstada Cenabı haktan rahmet dilerken, dilinden düşürmediği sloganı gür bir sesle haykıralım.
Ne mutlu Müslümanım diyene!”
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selam ve dua ile.