Geçtiğimiz yıllarda dünya geneli korona virüsü sürecini geçirdik. İnsanlar endişelendiler, herkes zarar göreceğim diyerek birbirinden kaçtı.
Bu sağlığı tehdit eden bir virüstü, zahiri hastalıklar kadar hatta daha ziyade batıni manevi virüslere karşı da çok dikkatli olmamız gerekmektedir.
Bu manevi hastalıkların virüslerin bulaşması bazı zaman fiili beraberlikle olurken, bazı zaman da dil ile olur.
Toplumu huzursuz eden, bireyleri birbirine karşı güvensiz hale getiren, insanlar arası ilişkilerde sevgiyi, muhabbeti, güveni, vefayı zedeleyen şeyler genelde dil ile olur.
Kişinin başına türlü belalar açan da nice dert beladan kurtaran da kendi dilidir.
Dil araç kullanmak gibidir, arabada direksiyon hakimiyeti, hız sınırı, fren ne kadar önemliyse, insanın da kullandığı tüm sözler o derece önemlidir.
Yunus Emre ne güzel ifade etmiştir.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
söz ola ağulu aşı,
Bal ile yağ ede bir söz.
Hayat kitabımızı kirletmek istemiyorsak eğer, insanlarla olan ilişkilerimize çok dikkat etmeliyiz.
Cenabı hak İsra suresi 36. Ayeti kerimede şöyle buyuruyor.
Hakkında bilgin bulunmayan şeyin peşine düşme!
Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi onlardan sorumludur.
Ortada bir hakikat var ise gerçeği savunmalı, doğruyu söylemeliyiz. İslam tarihine bakınca Hz Ayşe validemiz iftiraya uğradı, çoğu kişi o sırada sustular, bu iftiradır demediler.
Cenabı hak ayeti kerimede Nur suresi 12. Ayeti kerimede
Bu apaçık bir iftiradır! Demeleri gerekmez miydi?
Buyurarak ikaz etti.
Nur suresi 21. Ayeti kerimede ise:
Allah’ın üzerinizde merhameti olmasaydı azaba uğrar helak olurdunuz. Buyurdu.
Cenabı hak bu derece iftiraya sessiz kalanlara öfkelendi.
Allah bizleri sözü ile özü bir kullarından eylesin.
Kemiği yoktur, her yöne döner dil,
Dikkat et! nerede ne konuştuğunu bil.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selam ve dua ile.