Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

ŞİMDİ BÜYÜK TÜRKİYE VAKTİ

ak parti milletvekili cengiz

ak parti milletvekili cengiz aydoĞdu 24 haziran 2018cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin ardından şimdibaşkanımız,  recep tayyip erdoğanbaşkanlığında büyük türkiye vakti, şimdi devlet vakti ve  şimdi yönetim vakti dedi.

ak parti milletvekili cengiz aydoğdu yaptığıaçıklamada;

anayasamızdaki yeni esaslar çerçevesinde devletteşkilatının işleyişine dair düzenlemeler gündemde. türkiye’yi yoğun bir fikrî,zihnî ve amelî uğraş bekliyor. “devlet”i konuşacağız; “yönetimi konuşacağız,“bürokrasi”yi ve “bürokratı” konuşacağız, “kamu hizmeti”ni konuşacağız; hasılı“büyük türkiye”yi konuşacağız.

türkiye yoluna devamediyor. millet hayatı, tanpınar’ın dediği gibi, “devam ederek değişir;değişerek devam eder”. ama devam eder. aslolan devamdır çünkü. ebed-müddetdevam.

24 haziran 2018, 16 nisan 2017’de alınanyönetim sistemine dair yenilikler getiren anayasa değişikliği kararının nihaianlamda icraya geçirildiği gün oldu. ve o akşam sandıkların açılmasıyla berabertürkiye yeni bir döneme girdi. devam ediyoruz elhamdülillah ama değişiyoruz da.

Şimdi anayasamızdaki yeni esaslarçerçevesinde devlet teşkilatının işleyişine dair düzenlemeler gündemde.türkiye’yi yoğun bir fikrî, zihnî ve amelî uğraş bekliyor. “devlet”ikonuşacağız; “yönetim”i konuşacağız, “bürokrasi”yi ve “bürokratı” konuşacağız,“kamu hizmeti”ni konuşacağız; hasılı “büyük türkiye”yi konuşacağız.

Şimdidevlet vakti

devlet, millet, toplum gibi kavramlar, “egemenlik”, “genelirade”, “kamu hukuku” gibi kavramlarla beraber gelişti. bu kavramlarıkonuşurken peşin hükümlere karşı olabildiğince uyanık olmalıyız. Çünkü bukavramların işaret ettiği kurumların ve bilhassa devletin,  yerine göre- düşünceleri de idare edebilmekcüretini gösterebileceğini hatırdan çıkarmamalıyız. unutulmasın ki devlet,toplumsalı ve toplumsal bilinç dışını da inşa eder. biliyoruz ki bütün tartışmadışı zihnî kabul ve inşalar birer “nomos”tur ve aslında biraz da devletineseridir.

bu itibarla hakkında herkesin rahatlıkla fikir sahibi olduğukonular konuşulurken çok daha dikkatli olmak zorundayız. zira konuştuğumuz şeybize nüfuz edebilir ve bizi tesir sahasına alabilir. sosyal bilimlerde “nesnesitarafından yutulmak” denilen şey tam da bu tür konularda kendini gösterebilir.kaldı ki devleti ve toplumu konuşmak bir bakıma insanı yani kendimizikonuşmaktır.

devletin insanla ilişkili bu toplumsal yönüne işaret edenondokuzuncu yüzyılın aristokrat fransız’ı tocqueville, “İnsan topluluklarınıyöneten kanunlar arasında, bütün ötekilerden daha kesin ve açık görünen birtanesi vardır ki o da, “bir araya gelme sanatı”dır” diyor ve devam ediyordu,“değişen ve gelişen sosyal ve iktisadi diğer bütün şartlarla birlikte -ve aynıölçüde- bir araya gelme sanatı da gelişip ilerlemedikçe, insanlar nemedeniyetlerini koruyabilir ne de medenîleşebilirler.”

normandiya’lıhakimin işaret ettiği yerden bakarsak, devletindahi bir çeşit bir araya gelme sanatından başka bir şey olmadığını veinsanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan sanatların en gelişmişinin devletolduğunu görürüz.

esasen insan tabiatı birlikte yaşamayı şart kılsa da sosyalilim, toplumların tabii olarak ve kendiliğinden ortaya çıkmadığını söyler.toplumun ve toplumsal formların ortaya çıkması uzun ve muhataralı bir sürecinsonucudur. hakikaten bir sanat olmuştur toplum olmak. devlet dahi toplumlaberaber oluşmuş birden ortaya çıkmamıştır. bu yüzden devletlerin yapısı vekarakteri toplumların mahiyetinden ayrı düşünülemez. toplumlar, topluluklar,milletler ve büyük insanî üniteler kendilerini ortaya koyup, gerçekleştiripifade ederken “devlet”e de ulaşırlar. esasen ali fuat başgil hoca’nın tarifi detocqueville’in ima ettiğinden farklı değildir: “devlet, muayyen bir ülkeüzerinde ve hükümetle temsil olunan, üstün ve merkezi bir otoritenin hükmü vegözcülüğü altında, muayyen hukukî ve otonom bir nizama bağlı olarak yaşayaninsanlardan mürekkep siyasi ve geniş bir birliktir.”

vakityönetim vakti

türkiye şimdiye kadar devleti daha çok bir ideolojiyi konuşurgibi konuştu. Şimdi aynı zamanda teknik bir şeyi de konuştuğumuzu hatırdatutmak durumundayız. Çünkü 24 haziran ile başlayan yeni süreçte devletin tekniktarafı üzerinde çalışacağız daha çok. elbette devlet sadece teknik bir süreçdeğildir. hatta devletin öyle bir tarafı vardır ki onu bürokratlar vesiyasetçiler yapamaz. devletin devlet adamlarının yapamadığı o tarafını bizzatmillet yapar; milletin toplumsal anlamda “ruh sağaltıcı” kanaat ve hayathekimleri yapar.

devletin içindeki iktidar dediğimiz yönetim erki bütün yasaldayanak ve tanımların dışında ve hatta -belki de- üstünde bir siyasal toplulukveya alan olarak oluşur. böylece anlarız ki, devlet dediğimiz varlık, tıpkıbaşgil hoca’nın dediği gibi öncelikle insanlardan oluşur ve devlete dair hermesele aslında insanlar arası ilişkiden kaynaklanır. aramızdaki bir şeyinadıdır devlet; elimizin yettiği, gözümüzün gördüğü, bize dair; dışımızda veyaüstümüzde değil bizim hizamızda bir yerdedir.

maxweber, “siyasal topluluk”, tanımında açıkça bu yukardadeğinilen unsura yer vermektedir: “eğer bir toplulukta mevcut düzenin gereğininyerine getirilmesi ve onun korunması, ülke denilen belirli bir alan içinde,yöneticilere ait olduğu kabul edilen fizik kudretin devamlı olarak kullanılmasıveya bu kullanmayı belirleyen bir korkutma ile sağlanıyorsa, o topluluk,siyasal bir topluluktur.”

harold d. lasswell ise, siyasal davranışı ‘bir kimsenin iktidarperspektifleri içindeki hareketi’ olarak tanımlamakta, iktidar olgusuna ise,her çeşit toplumsal yapıda rastlanacağına işaret etmektedir.

devlet’in bir kanaatler, inançlar, fikirler ve yaklaşımlartecridi olabileceği tarafı hatırda tutularak onun toplumsal anlamda birdeğerler ve inançlar sistemi içinde ele alınması yalnızca siyaset felsefesinebırakılmadan doğrudan uygulamaya dönük disiplinler arasında değerlendirilmesiyerinde olacaktır. bu çerçevede devlet’in yaşayan bir sosyal unsur olduğu ve bubakımdan asıl önem verilmesi gereken yönünün teknik-işlevsel yanı olduğu dahiçbir zaman unutulmamalıdır.

bir başka açıdan devlet için milletin “nefs-i emaresidir”rahatlıkla kullanabiliriz. bu açıdan devlet, her kademede haddi bildirilmesigereken bir oluşumdur. elbette burada had bildirme mercii, millet ve onunhukukudur. bu noktada devleti milletin karşısında haddini bilen bir oluşumolarak tarif etsek hiç de yanlış olmaz. büyük türkiye’nin “büyüklük” vasfı,devlet ile millet arasındaki bu hakşinaslık ve hadbilirlik hizasında ortayaçıkacaktır dedi.

haber yaşar karatay

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

Birlik ve Beraberlik Rüzgarı: Aksaray
Sıradaki Haber Yiğit Bozkurtlar bayramda bir arada: MHP’den duygusal ziyaret