Dahaönceki yazılarımda çocuk üretimin en kolay, en kaliteli ve en ekonomik yolununaile olduğunu anlatmıştım. Bir çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminin en iyisağlandığı yerde ailedir. Çocuğun gelişimi için, fonksiyonlarını tam olarakyerine getirmeyen bir aile dahi en iyi kurum bakımından daha iyidir.Ebeveynlerin ölümü, boşanma yada başka nedenlerle ailesiz kalan çocukların veyabiyolojik ailelerinin yanında risk altında olan çocukların yetiştirilmesinde; biyolojik aile ortamına en yakın uygulama koruyucu aile yöntemidir. Koruyucu ailede pekçok açıdan travmaya uğramış çocuk rehabilite edilerek topluma kazandırılabilir.
KoruyucuAile Yönetmeliğine göre koruyucu aile şu şekilde tarif edilmektedir:“Belirlenen sürede, il veya ilçe müdürlükleri denetiminde, ödeme karşılığı yada karşılıksız olarak çocuğun bakımını ve yetiştirilmesini üstlenen, aileortamında yaşamını sağlayan, tercihen belirtilen eğitimlerden en az birinialmış aileye denir.” Koruyucu ailenin enkapsamlı tanımlardan birisi şudur: “Öz ailesi tarafından bakılamayacak durumdaolan ya da öz ailesi yanında kalması bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimibakımından sakıncalı olduğu kabul edilen, evlatlık verilmesinin olanaklıolmadığı ya da uygun görülmediği durumlarda, evlerinde kalacağı, öz anababasının yerini alabilecek, ona her bakımdan sürekli ya da geçici, gönüllü yada ücretli bakım ve eğitim sağlayabilecek aile”
Peygamberimiz devletin ve toplumun bütün dezavantajlı grupların korunmasındansorumlu olduğunu şu sözüylevurgulamıştır: “Allah ve Rasûlü, velisiolmayanın velisidir.”
Allah korumasız kalan çocuğun korunmasın önemini ve gereğini şu ayetlerle bildirmiş “Hani, biz İsrailoğulları'ndan,"Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere,yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazıkılacaksınız, zekatı vereceksiniz" diye söz almıştık. Sonra pek azınızhariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.”(Bakara83), “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret)değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap vepeygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara,yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve(özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren,antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta vesavaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır.İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmektensakınanların ta kendileridir.”(Bakara177)
Ailesizkalan çocukların korunmasının ihtiyaçlarının giderilmesinin Allah’ın emrine uygun şekilde uygulamasınınnasıl yapılacağını ise peygamberimiz şu sözleriyle açıklamıştır: “Müslümanların evleri arasında en iyisi,içinde kendisine iyi davranılan yetîm bulunan evdir; en kötüsü de, içinde yetîmbulunup da kendisine kötü davranılan evdir.”, “yetîme merhametli olana, onunla tatlı ve yumuşak konuşana, kıyametgününde Allah azab etmeyecektir.”
İnsanlar“Allah korusun.”, “Allah a emanet ol.” Gibi cümlelerle mutlak güç sahibinden bir takım dileklerde bulunurlar.Peki korumasını istediğimiz başına kötü bir şey gelmesin diye emanet ettiğimizsevdiklerimizi Allah nasıl koruyor?
Allahbirini korumak istediğinde onu koruyacak bir sebep yaratır ve koruma işinde görevlendireceği kullarını gönderir. Bu işi bazen – Hz Musa vefiravun örneğinde olduğu gibi- sevmediğikullarına yaptırır. Öyle ki koruma işinde görevli olan koruduğunun vekorunmasını isteyenin düşmanı olduğuhalde bu işi yapar. Bazen de -Hz Meryem ve Hz Zekeriya da olduğu gibi- sevdiğibir kulunun korunmasını ihtiyaçlarının giderilmesini sevdiği bir başka kuluna kendi adına yaptırır.
İşçiolarak çalışan bir bahçıvan bakımından tertip ve düzeninden sorumlu olduğubahçede yetiştirdiği her güzel gülü ücretini alacağı kişi adına yetiştirir veücreti ödeyenin adamıdır.
Allaha iman ettiği halde bir yetime koruyucu ailelik yapan aileler, Allah adına oişi yapıyor demektir ve Allah’ın adamıdır. Vesselam