Cenabı hak kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur buyuruyor.
Gelelim huzurun ikinci formülüne, insanlarla olan ilişkilerimiz kalbimizdeki huzura yön veren etken faktördür.
Her şeyden önce zihnen rahat, kalben huzurlu olmak istiyorsak kesinlikle gereksiz insanlardan uzak durmayı tercih etmeliyiz.
Hayat yanlış samimiyetsiz ve iki yüzlü insanlarla zaman geçirecek kadar uzun değil.
Ham kişiliği olgunlaşmamış kişilerle münakaşaya girmek, Nasrettin hocanın ifadesiyle ipe un sermek gibidir.
Birgün eşek kaplana şöyle dedi:
“Çimler mavidir.”
Kaplan hayır görmüyor musun çimler yeşil.”
Aralarında tartışma çıktı, ikili konuyu hakeme götürmeye karar verdiler.
Ormanın kralı aslanın karşısına çıktılar.
Önce eşek bağırmaya başladı: Çimler mavidir söylüyorum kaplan bunu kabul etmiyor.
Aslan kaplana dönüp seni cezalandırıyorum der: Kaplan şaşırır çim mavi olmaz ki, çim yeşildir niye ben ceza alıyorum? der.
Aslan der ki: Akıllı ve mantıklı bir varlık olarak, eşekle tartıştığın vakit israfı yaptığın için, sana ceza veriyorum.
Zamanın en kötü israfı, hakikatle ilgilenmeyen sözden anlamayan insanları ikna etmek için mücadele etmektir.
Ömrümüz anlamsız tartışmalarla geçecek kadar uzun değil. Vakit nakittir, nakdin kıymetini bilmek gerekir.
Hayat uzun yokuşlu bir yoldur, bu yolda kişi her geçen gün tecrübe edinmeli, yaşananlardan ders alabilmelidir.
İnsan hayat yolunda önce insanı tanımalı, zor varlıktır insan dediğin…
Güneşi seviyorum der, gölgeye kaçar.
Yağmuru seviyorum der, şemsiye açar.
Yani insanların neyi nerede nasıl yapacağı hiç belli olmaz.
Bir zata bir gün filan seni ağır şekilde eleştiriyor derler, bırakın eleştirsin, hayat defterini yazıyor der.
Ne de olsa defterlerin tek tek açılacağı bir gün var, hesap günü.
Asil insanın eleştirisi de asildir, sözünde mana ve ağırlık vardır.
Hani bir deyim var ya: Suskunluğum asaletimdendir, önce söze bakarım söz mü diye, bide bakarım söyleyen adam mı diye.
Huzurun formülünü bulmak dileğiyle.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selam ve dua ile.