Tarımın Eskil halkının geçim kaynağı olduğunu belirten Belgemen, “Kardeşlerim, bizim memleketimiz tarım bölgesi, halkımızın yüzde 95’i geçimini buradan sağlıyor. Su azalıyor, sıkıntı büyüyor. Adam mahsulünü ekmiş, kuyudaki su bitmiş, başka çaresi yok; yeni bir kuyu açtırmak zorunda kalıyor. Bütün malını mülkünü bu işe yatırıyor.” sözleriyle üreticinin içinde bulunduğu zor durumu anlattı.
Açıklamasında bazı vatandaşların, çiftçinin açtırdığı kuyulara ve kurduğu sulama sistemlerine yönelik yaptığı şikâyetlere de tepki gösteren Belgemen, “Adam kendi tapulu tarlasına su temin etmeye çalışıyor. Kule diker dikmez şikâyet ediliyor. Bu çekememezliktir, basitliktir. Böyle işlerle uğraşmayın. Çiftçiye engel olmayın.” dedi.
Su israfının da büyük bir sorun haline geldiğini vurgulayan Belgemen, “Güneş enerjisi kurduran, ucuz su alıyor diye ihtiyacından fazla sulama yapıyor. Bu vicdansızlıktır. 7 sulama yeterken 14-15 kez sulayanlar var. Bu halkın hakkına girmektir. Suyu gereksiz kullanan, gelecek neslin de hakkını gasp ediyor.” diyerek toplumsal sorumluluğa dikkat çekti.
Bazı kesimlerin dış havzalardan su getirilmesini talep ettiğini belirten Belgemen, bunun kısa vadede mümkün olmadığını da vurguladı: “Valilerimiz, vekillerimiz, belediye başkanlarımız bu iş için uğraşıyor. Kızılırmak’tan, Fırat’tan, Seyhan’dan su getirmek için projeler hazırlanıyor ama bu işler yıllar alıyor. Ümidim az çünkü bu süreç 10-15 seneyi bulur. Oralarda da su azalıyor.”
Belgemen, mevcut kaynakların en verimli şekilde kullanılması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Bu süre zarfında elimizdeki imkânları çok iyi kullanmalıyız. Sonradan ‘eyvah’ dememek için bugünden önlem almalı, suyu israf etmemeli, paylaşımda adil davranmalıyız. Herkes kendi memleketindeki suyu vermek istemiyor ama unutmayalım, bu hepimizin ortak geleceği.”
Ağustos Gerçe