Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Anadolu’dan günümüze kalan en büyük han;  Sultan Hanı

Anadolu’nun en büyük hanı

Anadolu’nun en büyük hanı olma özelliği taşıyan Sultan Hanı, Aksaray ili sınırlarında bulanan ismine Sultan hanından alan Sultanhanı ilçesinde bulunuyor. Dönemin ipek yolu güzergâhı üzerinde bulunan han bugün Aksaray merkeze 33 km uzaklıkta yer alıyor.

Sultan Hanı 1229 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılarak 1278 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletildi.  Hanın içerisinde bulunan tüm yapı özelliklerle Sivas’taki Gök Medrese ‘sine benzer özellik taşıyor.

Anadolu Selçuklularda günümüze kalan göz alıcı yapı bugün müze olarak hizmet vererek çok sayıda misafir ağırlıyor.

“Sultan Hanın Mimari Yapısı”

Sivri kemerin hemen altında “Elminnetül Lillah” yani “Kudret Allah’ındır” duası yazılıdır. Kervansarayın ilk kitabesinde mukarnaslı dış portal nişini çeviren süs kemerinin iki tarafında altıgen madalyonlar içinde sağda ve solda yer alıyor. Uzun bir dehlizden geçtikten sonra avluya varılır. Burada arabalara mahsus revak şeklinde yerler, sol tarafında ise kemerli ve yolculara mahsus odalar, salonlar, iki hamam ve ambarlar vardır. Avlunun ortasında dört kemer üzerine dayanmış bir mescit bulunuyor.

Bu mescit Selçuklu süsleme sanatını en güzel örneklerinden birini sergilemektedir. Yazlık kısmın sonunda, batı duvarında tezyinat (süsleme) bakımından giriş portalinden geri kalmayan bir portali vardır. Bunun da dış portalde olduğu gibi sağında solunda birer niş bulunmaktadır. Kitabe kemer ve nişlerin üzerindedir.

Basık kemerli bir kapıdan girilince kışlık kısma geçilir. Üstü tonozla örtülü bu kısmı kare kasetli dört kısa, sekizer ayak dizisi, beş sahana ayırıyor. Ortadaki sahan diğerlerinden daha büyük ve geniştir. Tam ortadaki yerin yukarısı pandantiflerle sekiz kenarlı kasnağa oturan bir kubbe ile örtülmüştür. İçeriyi kubbe feneri ile duvarının sağına ve soluna dörder, dip deki duvarda ise, üç olmak üzere yukarılara açılmış mazgal biçiminde iki pencere aydınlatıyor. Bunlardan başka ışık ve hava alacak yeri yoktur. Çok sağlam durumdaki iç portal da kuvvetli rölyefler halinde geometrik yıldız geçmeler ve rozetlerle işlenmiştir. Karatayhan’ın iç portali bunu örnek alarak aynen tekrarlanmıştır. Bu iki portalin Alaaddin Keykubat zamanında, hol kısımlarıyla birlikte tamamlandığına bir işarettir. Mukarnaslı tromplar üzerine oturan kubbe, süslemeleriyle holdeki sade taş minareyi canlandırır. Kubbenin külahı yıkılmıştır.

Döneminde Moğol saldırısına karşı kale olarak kullanılan han kendinden sonraki kervansaraya bir örnek teşkil ederek Selçukluların taş işçiliği yansıtıyor.

Sultan Hanı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1959 ile 1968 yıllarında restore edilip müze olarak hizmet vermeye devam ediyor.

Haber: Fatma Altınok