Danimarka’daki okul müfredatlarında, Empati Geliştirmedersi olduğunu öğrendim. Dersin işleyişinde çocuklardan biri, yaşadığı birproblemi seçip sınıfta anlatıyor. Diğer tüm öğrencilerde ders süresince tekerteker arkadaşlarının yaşadığı zor durumun hissettirdiklerini ve bu durum..
Danimarka’daki okul müfredatlarında, Empati Geliştirmedersi olduğunu öğrendim. Dersin işleyişinde çocuklardan biri, yaşadığı birproblemi seçip sınıfta anlatıyor. Diğer tüm öğrencilerde ders süresince tekerteker arkadaşlarının yaşadığı zor durumun hissettirdiklerini ve bu durum içinçözüm önerilerini konuşuyorlar. Böylelikle hem dinlemeyi hem kendilerini ifadeetmeyi hem de anlayarak empati kurmayı öğreniyorlar. Ne kadar değerlikazanımlar değil mi? Peki bu kazanımlar sonunda ne mi oluyor? Danimarka,insanların en mutlu olduğu ülke seçiliyor. Bunları yazarken kendi aileyapımızda bu üç kavrama ne kadar yer verebildiğimizi düşündüm.
Dinlemek, konuşmak ve empati yaparak anlamak.
Son zamanlarda aile ile ilgili ne çok konuşuyoruz farkettiniz mi? Uzmanlar, din adamları, akil saydığımız kişiler…, herkesin aileyapısı ile ilgili söyleyecek çok şeyi var. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, aile ileilgili yapılan ya da yaşanan olaylarda ve ilişkilerde yolunda gitmeyen birşeyler var. Akraba, eş dost, arkadaşlarla bir araya gelinen zamanlarda geçmişteailede yapılan ve yaşanan zamanlara özlem duyulan sohbetlerimiz nasılda sıcakve sevgiyle yad edilir. Hâlbuki geçmişte günümüz imkânlarına da sahip değildik.Teknoloji böylesine alıp başını gitmemişti, daha fakir ve eksik donanımlıydık ama çocukken soba etrafında, bir mumya da çıra ışığında dinlediğimiz masalların, komşularla çat kapı yapılan akşamoturmalarının, çocukların şen kahkahalarla civil çivil ötüştüğü anların,büyüklerden dinlenilen öğütlerin ve sohbetlerin tadı hala damağımızda veburnumuzun direğini sızlatan bir sevgiyle yad ediliyor. Düşünsenize yoklukzamanları aranıp özleniyor. Peki bu kadar çok şeye sahipken, bunca imkanlardanartık doyumsuzluk mertebesine yükselmişken; aile içindeki bu kopukluk, vurdumduymazlık, merhametsizlik, tahammülsüzlük ve hatta mutsuzluk neden diyesormuyor muyuz kendimize. Dünya genelinde her konudaki gelişen ilerlemeninyanında kültürel yozlaşma ve bencil hayat tarzıyla yaşama diye olgular türedive maalesef bizim aile yapımız da bundan etkilendi evet, bunlar doğru ama ençok aile yapımızın etkilendiği konu birbirimizle ilgili bu üç öğretiyi kaybetmemizdenkaynaklı diye düşünüyorum. Birbirimize tahammül edip dinlemiyoruz, artıkkonularımız farklı frekanslarda bile olsa konuşmuyoruz ve en önemlisi kimseempati yaparak birbirini anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Aile içindekibireyler de bağlılık kavramı bu sebeplerden gelişemiyor ve kopukluklarbaşlıyor.
Ne zamanki sabırla birbirimizle konuşmak, dinlemek veanlamak için fırsatlar yaratmaya başlarız, işte o zaman aile içi diyaloğukuvvetlendirir ve aile içindeki üyelerin hepsinde mutluluğu yakalayabilenbireyler haline gelebiliriz. Belki de özlediğimiz günlerdeki gibi sıcak aileilişkilerini, akraba, eş dost muhabbetlerini kurmak kendi elimizdedir. Benkendi ailemde bu öğretilere ne kadar yer verdiğimle ilgili kendimi bisorguladım. Sizler de kendinizi yoklasanıza dostlar
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)