Köşe Yazıları

BİR DİRİLİŞ HİKAYESİ

… Mevsim-i bahar şimdi. Kainat bir uyanışa gebe. Kıyamakalkıyor ağaçlar, çiçekler, toprak… İsrafil ( a.s.), inceden üflemiş sanki suraikinci defa. Mikail ( a.s.),dokunuşuyla tabiatı ölüm uykusundan uyandırıyorsanki. Bir bahar kokusunda..

BİR DİRİLİŞ HİKAYESİ

Mevsim-i bahar şimdi. Kainat bir uyanışa gebe. Kıyamakalkıyor ağaçlar, çiçekler, toprak… İsrafil ( a.s.), inceden üflemiş sanki suraikinci defa. Mikail ( a.s.),dokunuşuyla tabiatı ölüm uykusundan uyandırıyorsanki. Bir bahar kokusunda saklı bir diriliş esintisi, bir müjde, bir hesap varmuhasibinden inceden inceden. Bu çürümüş, toprak olmuş kemikler mi yeniden diriltileceksualine bir cevap var Yaradan katından. Bahar geldi mi bir diriliş öyküsüyazılır ilahi kalemle Tabiat ölü toprağını silkeler ve canlanır yenilenirhayat. Ölümden sonra dirilişin habercisi misali kupkuru dallar, çiçekler. Biruyanışa geçer ve  yeniden can bulurkainat.  Bahar gelince baharla birlikteinsanoğlunun içinde de başlar bir kıpırdanma etrafındaki canlılığa eşdeğer bircanlanma ve yenilenme hikayesi. İnsan da zaten bir ağaç misali değil mi? Hayatağacı, soy ağacı gibi kavramlarla ağaçla özdeşleştirmişiz kendimizi. Her baharda aynı evimize, etrafımızayaptığımız yenileme, temizlik , eskimiş yıpranmış yüklerimizden temizlenmebakımı gibi kendi özeleştirimizi yapıp içimize de manevi bir temizlik, bakım,onarım yapma ihtiyacı hissederiz. Nasıl Kİ bahar geldiğinde bir ağaçtan güzelverim almak istiyorsak; önce dallarını budarız, onunla da kalmaz köküne ve onacan veren toprağına  bakım yaparız. İlaçlar,toprağını havalandırır, sular, gübre takviyesi yaparız. Biliriz ki  doğru ve iyi verimi almak için sadece dallarayapılan bakım yeterli değildir. Onu besleyen, ağaç olmasını sağlayan, anadamarı kökleri ve dikili olduğu toprağıdır. İşte tam da bu noktada insan datıpkı ağaç misali gibidir. Zamanın üzerine ektiği ölü toprağından silkelenip  hem maddi, hem  manevi, hem şahsi, hem de toplumsal olarakyenilenmek ve tazelenmek istiyorsa; dallarına fayda verecek onarım ve bakım  faaliyetleriyle birlikte kökünü ve toprağınıunutmamalı, onlara da yeterli ihtimamı göstermeli değil mi? Bir insanın kökleri;dini inançları, ataları, geçmişi, onu besleyen gelenekleri ve ananevileridir.Onlardan kopmuş bir insan veya toplum köklerinden koparılmış ağaç misali nekadar dallarına emek sarf etse de kurumaya ve yok olmaya mahkumdur. Gelecekadına yeniliği onun felaketinden başkası değildir. Ne de güzel demişatalarımız; ‘ Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.’ Kendimiz, ailemiz, vetoplumumuz adına geleceğimize doğru şekilde yön vermek, ilerlemek, yenilenmekistiyorsak bunu ancak ve ancak köklerimize ve geçmişimize bağlı kalarak, bizibiz yapan büyüklerimizin sözlerini kulağımıza küpe yaparak gücümüzü onlardan veonların gübre misali tecrübelerinden alarak yapabiliriz. Günümüzde de tecrübeilminin üstünde bir ilim de yok zannımca. Öyle de değil mi ya? Bugüne kadarhangi atasözü karşılık bulmadı hayatımızda. Ya da hangi büyüğümüzün öğütleribir bir çıkmadı karşımıza ‘Ben dememiş miydim ‘ imasıyla. Ne de güzel demişÜstad:

                               Tohumsaç bitmezse toprak utansın,

                               Hedefevarmayan mızrak utansın,

                               Heygidi küheylan koşmana bak sen

                               Çatlarsandoğuran kısrak utansın….

                Şimdimevsim-i baharla birlikte üstümüze yük edindiğimiz ölü toprağını silkeleyip,gaflet uykusundan uyanıp  bu manevi baharikliminde yenilenmenin tam vakti. Gücümüzü köklerimizden alıp dal verme, çiçekaçma, meyveye durma ve tohum saçma zamanı şimdi. Emin olun bu toprak, bu köklersizi hiçbir zaman utandırmayacak ,siz onları unutmadığınız müddetçe… Gayrı ilkcemre düşsün yüreğinize , ikincisi bedeninize ve üçüncüsü ömrünüze.. Veİnşallah tüm hayatınız dönüşsün  baharmevsimine… vesselam

banner banner

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

banner

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL