Yer AmerikaBirleşik Devletleri. Yıl 1950. Ev hanımı olan Marion, Sananda denen bir varlıktan, insanların 21 Aralık’ta oluşacak sel vedepremlerle yok olacağına dair mesajaldığını söyledi. Sadece ona inananları koruyacağını söyleyen Sananda’ya inananların..
Yer AmerikaBirleşik Devletleri. Yıl 1950. Ev hanımı olan Marion, Sananda denen bir varlıktan, insanların 21 Aralık’ta oluşacak sel vedepremlerle yok olacağına dair mesajaldığını söyledi. Sadece ona inananları koruyacağını söyleyen Sananda’ya inananların sayısı artarken, evlerini satan, eşini ve ailesiniterk eden bir grup insan, tarikat kurup 21 Aralık’ta kendilerini kurtarmayagelecek uçan daireyi beklemeyekoyuldular. 21 Aralık gecesi, tüm medya tarikat üyelerinin toplandığı evinetrafında beklemeye başladı. Saat 12’yi vurduğunda ne sel, ne deprem oldu, nede uçan dairesiyle Sananda tarikat üyelerini almaya geldi. Bu noktada tahminedin ne oldu? Başlangıçta perdelerini magazin basınına kapayan tarikat üyeleri,sanki hiçbir şey olmamış gibi basın üyelerini heyecanla eve davet etti. Tarikatüyelerinin hep bir ağızdan söylediklerişey ise; insanların toplanıp dünyadaki canlılar için dua etmesinin Sananda’yıçok etkilediği ve Sananda’nın dünyaya felaket göndermekten vazgeçtiğiydi. 21Aralık’ta, bütün varlığını tarikataadamış bu insanlar, oturup “biz ne yaptık, nasıl inandık bu saçmalıklara”diyecekleri yerde sabaha kadar Sananda’yı ve dünyayı kurtarışını kutladılar.Üstelik, toplanan basın mensuplarını yeterli bulmayıp ABD genelinde CBS ve NewYork Times gibi medyanın muhabirlerine de telefon açarak onları bu kutlamadanhaberdar ettiler. Peki neden böyle davrandı bu insanlar?
İnsan canlısı , inançlarının vedavranışlarının tutarlı olması yönündeeğilim gösterir. Tutarsız bir durumla karşılaşınca ruhsal bir sıkıntı yaşar. Buduruma bilişsel çelişki denir. Kişi, bu durumda kendini rahatlatacak bir çözüm arar. Çözümü de, genellikle çelişkiyiortadan kaldıracak yeni bir inanç geliştirerek ya da çelişkiyi arttıracakdüşüncelerden uzak durarak bulur. Zihinsel çelişkiyi ya da tutarsızlığıarttıracak bir düşünce oluştuğunda kişi ya tamamen kayıtsız kalacak, ya çarpıkyorumlayacak, ya da inkâr edecektir. Tercih edilen yöntem ise bahsedilen örnekte olduğu inancımıza aykırıolan durumu sorgulamak yerine kabul etmeyi tercih etmektir.
İlginç olandiğer bir nokta ise bu durumun savaştaktiği olarak kullanılıyor olması. Çinli gardiyanlar savaş esirlerine birkaçşeker karşılığı anti-Amerikan bir yazı yazıp yazamayacaklarını sordu. Şekerlemegibi ufak bir şey karşılığında anti-Amerikan yazı yazan Amerikalı askerlerinkısa bir süre sonra komünizme daha sıcak baktıkları görüldü. Birkaç şekerleme,bir sigara, bir avuç pirince karşılık fikirlerine aykırı bir harekette bulunanaskerler, bu durumun kendilerinde zihinsel çelişki, dolayısı ile rahatsızlıkyaratması sonucu, komünizme daha sıcak bakmaya başladılar. Çok ilginç değil mi?
İnsanbeyninin dengeli ve tutarlı olmaya yönelik olan bu durumu nasıl dakullanılıyor. Özellikle siyasi parti, tarikat gibi yapılarda bu teorininetkileri görülüyor. İnsan olarak bir yere ait olma iç güdüsüyle yaşıyor ve budurumdan güven alıyoruz. Fakat akıl denilen düşünen yapımızı göz ardı etmememizgerekiyor ve körü körüne değil sağ duyulu, mantık çerçevesi içinde yaklaşmamızgerekiyor bir çok duruma. Yoksa bilişsel çelişkiden kurtulmak için karşı düşüncelerden kaçınma davranışındabulunmayı tercih edip, ait olduğumuz sistemin bütün savunduklarını düşünmedenkabullenme eğilimi gösterebiliriz. Konuyla ilgili Kur’anı Kerimde Bakara Suresi / 170. ayette “Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun”denildiğinde dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi amaatalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?”ayeti ne güzel de anlatmış akledipdüşünmenin önemini. O halde körü körüne taklidi bir düşünme yapısından sıyrılıptahkiki düşünme sistemini kullanmalıyız. Yoksa daha çok Sanandalara maruzkalırız.
Selam vedua ile.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)